Sanat Terapisinin İyileştirici Gücü

Image

Sanat Terapisinin İyileştirici Gücü

Günlük yaşamda bilinçli bir şekilde sözel olarak sorunları ifade etmek bazen çok zorlaşabiliyor. Sanat terapisi ise sözün bittiği, yetersiz kaldığı yerde başlar diyebiliriz. İnsanları iyileştirir, onarır, dönüştürür. 1950’lerde ABD’de ortaya çıkan bu teknik günümüzde de dünya çapında hızla yayılmaktadır. Sanat terapisinin bir terapi biçimi olarak ortaya çıkış hikayesine baktığımızda ilk kez Amerika’da kullanıldığını görüyoruz. Antik dönemlerde insanların mağaralarda çizdikleri resimleri incelendiğinde bu kişilerin çeşitli sosyal olayları, göçleri sanat yoluyla ifade ettikleri dikkat çekmiştir. Baharın ya da yazın gelişini neden kutladıkları, neden değişik ritüeller yaptıkları, dansın ne işe yaradığı gibi konular üzerine düşünüldüğünde sonuçta bütün bunların insanları rahatlatıcı bir yönü olduğunu keşfetmişler. Sözle ifade edilemeyen bazı şeylerin sanat yoluyla ifade edilebildiği görülünce “neden bu yöntem terapide de kullanılmasın?” düşüncesi ön plana çıkmıştır.

Sanat terapisi, görsel sanatları, insanların akıl sağlıklarıyla birlikte, duygusal ve sosyal sağlıklarını da geri kazanmaları ya da geliştirmeleri için kullanan bir çeşit destek mekanizması olarak tanımlanır. Kişisel ve kültürel farklılıklar kanalıyla, yaratıcı sonuçlar almak için koşulları yenilemeye, değişik sanat tarzlarının belirli detaylarını tanımaya ve bu sanat tarzlarının etkilerini anlamaya yöneliktir.

Sanat terapisinde metaforlar ve semboller bolca kullanılır. Yani ortaya dökülen şeyler problemi bire bir yansıtmak zorunda değildir. Kişilerin kendi duygularıyla yüzleşmesi imkansız ya da çok zorsa bu yöntem etkin bir şekilde kullanılabilir. Tüm sözlü olmayan ifadeler gibi sanat da keşfi, ifadeyi ve bilincinde olmadığımız şeylerin iletişimini kolaylaştırır. Bu nedenle, her insanın temel yönlerinden biri olan duygusal tarafa odaklamasından dolayı, sanat terapisi aracılığıyla duygular üzerine çalışmak insanlar arasındaki ilişkileri geliştirebilir. Bu sayede, kişiler gizli kalmış yönlerinin farkına varır ve bu yönlerinin gelişmesi için kendilerine katkıda bulunabilirler. Sadece insanların kendilerine yönelik bir proje değil, aynı zamanda değişime dair arzularına yönelik bir süreçtir. Tarih boyunca insanlığın sanatla ilişkisi, sosyal, tarihi, dini, kültürel ve varoluşsal anlayışımızın temel taşı olmuştur. Bazı insanlar kendilerini sanat konularına uzak hissederler. Ancak onlar da görsel sanatlarla bağlantı kurabilir ve yaşamına sanatın sağladığı faydaları katabilirler. Sanat terapisinin ne kadar işe yaradığı konusunda hakemli araştırmalar ve resmi akademik çalışmalar sınırlı olsa da hatırı sayılır sayıda hasta, sanat terapisinin işe yaradığına dair bildirimde bulunmuştur. Hastaların kayıtlara geçen görüşleri yanı sıra pek çok sanatçının, düşünürün sanat terapisi ile ilgili görüşleri, tedaviyi meşrulaştırmış tedaviye duyulan ilgiyi artırmıştır.

Sanat, dışavurumcu niteliği ile yenilenmeyi ve kendini yeniden yaratmayı sağlar. Bu anlamda gerek iyilik haline ulaşma gerekse koruyucu tıp çalışmaları açısından çok önemli bir terapi aracıdır.

Doç. Dr. Elif Vatanoğlu-Lutz

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu Kurucusu

Bize Soru Sorabilirsiniz.

Bize Ulaşın