COVİD-19 Salgınına Bir Bakış

Image

COVİD-19 Salgınına Bir Bakış

31Aralık 2019 günü tüm dünyada yeni yıl kutlamaları yapılıyordu. Kimleri hayallerindeki tatillerde, kimileri işlerinin başında ya da evlerinde bu özel günü kutlamaya hazırlanıyordu. Belki de bazılarımız bir yerlerde geride bırakmak istediğimiz hayal kırıklıklarımızı, kalp ağrılarımızı bir kenara bırakıp yeni yılın başlamasının heyecanını yaşıyor, kötülüklerin geride kalacağının ve daha güzel günlerin geleceğinin umudunu taşıyorduk. Kesin olan şu ki pek çoğumuz olumlu duygularla güzel anlamlar yüklemiştik 2020 yılına. Oysa aynı gün, 31 Aralık 2019 da, Wuhan Belediyesi Sağlık Komisyonu Wuhan şehrinde bir pnömoni (zatürre) salgını olduğunu ve etkenin henüz belirlenemediğini bildirdi. 1 Ocak 2020 de DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) bu salgını acil bir durum olarak tanımlayıp Destek Ekibi oluşturdu. 4 Ocak 2020; DSÖ, sosyal medyada, Çin’de Hubei eyaletinin Wuhan kentinde bir pnömoni salgını olduğunu bildirdi (1). Bu günlerde sanırım hiç birimiz bu haberin farkında değildik, sadece birkaç hafta sonra hiç bilmediğimiz yeni bir hastalıkla karşı karşıya kalacağımızı ve bunun tüm dünyayı ve hepimizin hayatını etkileyeceğini düşünemezdik. Bana göre ileriki yıllarda tarihçiler belki toplumbilimciler insan hayatındaki sosyal, siyasal, ekonomik köklü değişiklikleri incelerken MÖ-MS gibi, CÖ-CS diyecekler. Ben böyle tanımlıyorum açıkçası.

7 Ocak 2020’de nihayet pnömoni salgınına yol açan etken tespit edildi; etkenin daha önce tanımlanmış türlerden farklı bir koronavirüs olduğu (SARS Cov2) ve 2019-nCov (new coronavirus) olarak adlandırdığı bildirildi. 21 Şubata gelindiğinde hastalık artık hem Çin’in farklı bölgelerine hem de 28 farklı ülkeye (Belçika, Finlandiya, Almanya, Rusya, İspanya, İsveç, İtalya gibi) yayılmıştı. Avrupa’daki ilk vaka 24 Ocak 2020 de Fransa’da bildirildi. İlk COVİD-19 kaynaklı ölüm vakası da Avrupa’da 15 Şubatta Fransa’da görüldü (2).

Salgınlar incelenirken retrospektif çalışmalarla sıfır numaralı hastaya yani ilk vakaya ulaşılmaya çalışılır. Ancak bu salgın için henüz bu vakaya ulaşılamamıştır. Bu nedenle hastalığın yapılan çalışmaların işaret ettiği gibi bir tür yarasadan insana geçip geçmediği; ya da geçtiyse ne zaman ya da hangi yolla olduğu bilinmemektedir. Virüsün Çin’den diğer ülkelere geçişi ise enfekte kişilerin seyahat etmesi sonucu olmuştur. Vakaların görüldüğü ülkelerde hastalara bakıldığında yakın zamanda Asya’dan seyahat ettikleri görülmüştür. İşte bu noktada dikkatleri çekmesi gereken konu seyahat sağlığıdır. Günümüzde insanlar ülkeler arasında kolaylıkla ve hızlı bir şekilde seyahat edebilmektedir. Dünyada insan hareketliliği artmıştır. Yolcular pek çok şeyin yanında bir yerden diğerine kolaylıkla enfeksiyon etkenlerini de taşıyabilmektedir. Artık Dünya erişilebilirlik anlamında oldukça küçülmüştür. Sağlık artık küresel bir boyutta ele alınmaktadır. Yeni Dünya düzeninde, yeni ve etkin sağlık politikalarının geliştirilmesi, seyahat sağlığının yeniden ele alınması acil bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır.

 

COVİD-19 salgını sırasında ülkelerin salgını kontrol alma adına aldıkları önlemler ve izledikleri politikalar ise birbirinden farklılıklar göstermiştir. Aslında liderlerin salgına bakış açıları da tıpkı toplumların içinde değişik tutumları olan kişilerin bir özeti gibiydi; kimileri hastalığı ve salgını ciddiye almazken, kimileri keskin şekilde önlemleri uyguladılar. Bazılarının söylemleri hafızalarda yer etti. Bunlardan biri önlemlerin alınmasını anlamsız bulan ve hastalığı hafife alan, sürü bağışıklığı yöntemini uygun bulduğunu söyleyen İngiltere Başbakanı Boris Johnson’dı. O günlerde Kate Osborne’nun ve ardından Başbakan Johnson’ın COVİD-19 testi pozitif çıktı. Hatta Başbakan yoğun bakımda tedavi altına alındı. Vaka sayılarının artışıyla birlikte ülkede önlemler artırıldı (3,4,5). Salgını başlangıçta önemli bulmayan bir diğer lider ABD Başkanı Donald Trump ülkesinde ilk vakaların görülmesinden yaklaşık 6 hafta sonra önlemlerin uygulanmasına onay verdi. Bir başka lider Brezilya Başbakanı Jair Bolsonaro COVID-19’un giderek etkisini artırmasına ve uzmanların ve kuruluşlarının tekrarlayan uyarılarına rağmen hastalığın önlem alınmasını gerektirecek bir ciddiyetinin olmadığını ifade etti. Bolsonaro, COVID-19 tehdidini abartılı ve medyanın yarattığı bir “fantezi” ve dahası sadece “küçük bir grip” olarak tanımladı. Ancak virüs sınır tanımadı ve Bolsonaro’ya ulaştı. 7 Temmuz’da testin pozitif çıktığını açıkladıktan sonra Bolsonaro, “Korkmak için bir neden yok, Hayat budur” dedi ve “Brezilyalıların çoğunluğunun bu virüse yakalandığını ve hiçbir şey fark etmediğini” öne sürerek karantina ve diğer önlemleri eleştirerek üretimin devam etmesi gerektiğini iddia etti (6). Bunlar olurken bir başka ülkede İrlanda da ise Başbakan Leo Varadkar salgınla mücadeleye doktor olarak da katkıda bulunmak istediğini açıklayarak; başbakanlıktan ayırabildiği zamanlarda haftada bir gün doktor olarak çalışarak salgınla mücadeleye bizzat katılmıştır (7). Yöneticilerinin tutum ve kararlarına göre ülkelerin uygulamalarında, zamanlamalarında çeşitli farklılıklar olsa da genel olarak baktığımızda ülkemizin de içinde bulunduğu çoğu ülke salgının önüne geçebilmek için gerek ulusal gerek uluslararası sağlık otoriteleriyle ve ilgili kuruluşlarla birlikte hareket ederek salgının önüne geçmeye çalışmışlardır. Ancak buna rağmen COVİD-19 yayılmaya devam etti. Bu esnada pek çok devlet adamı, politikacıyı da etkiledi; hemen aklıma gelenleri sıralarsam; Prens Charles, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve eşi; İsrail Sağlık Bakanı Yaakov Litzman, İtalya Demokratik Parti Başkanı Nicola Zingaretti, İspanya Başbakan Yardımcısı Carmen Calvo, Nijerya Genelkurmay Başkanı Abba Kyari, Kosova Başbakanı Avdullah Hoti, Rusya Başbakanı Mihail Mişustin, İnşaat Bakanı Vladimir Yakuşev, ve Kültür Bakanı Olga Lyubimova; Avustralya İçişleri Bakanı Peter Dutton, Bolivya Geçici Başkanı Jeanine Añez, Venezuela Sosyalist Parti Başkanı Diosdado Cabello, El Salvador İçişleri Bakanı Mario Durán; Honduras Başkanı Juan Orlando Hernández, Filipinler İçişleri Bakanı Eduardo Ano hastalandı. Anlaşılan virüsler zaman, mekan ya da kariyere göre davranmıyor, toplumun her kesiminde yayılmaya devam ediyor, kendilerince adil hareket ediyor ve bu çok iyi korunan kişilerin etrafındaki koruma duvarlarını aşıyordu. (8,9).

 Gelinen noktada ise salgını kontrol etmeye yönelik önlemler pek çok ülkede uygulanıyor olmasına rağmen, zaman zaman yayılım hızı azalsa bile hastalık dünyayı etkilemeye devam ediyor. DSÖ verilerine göre 19 Ağustos 2020 itibariyle tüm dünyada toplam 21.938.207 COVID-19 vakası bildirilmiştir ve 775.582 vaka ölümle sonuçlanmıştır. Ülkelere bakıldığına en çok vakanın ve ölümün görüldüğü ülkelerde ilk sıralarda ABD, Brezilya, Hindistan, İspanya, İtalya, İngiltere, Meksika, Fransa, İran ve Rusya yer almaktadır. Vakaların coğrafi dağılımına bakıldığında ise dağılım şöyledir:

  • Amerika kıtası: 11,758,006
  • Avrupa kıtası: 3,796,590
  • Güney-Doğu Asya Kıtası: 3,233,831
  • Orta Doğu Bölgesi: 1,762,998
  • Afrika kıtası: 960,055
  • Batı Pasifik Bölgesi: 425,986 (10)

Bu veriler alındıkça Afrika ülkelerindeki vaka sayılarının ve daha da önemlisi ölüm oranlarının azlığı bilim adamlarının dikkatini çekmiştir (11) Oysa salgının başında virüs Afrika’ya ulaştığında yayılımın çok hızlı olacağı ve ölüm oranlarının çok yüksek olacağı hakkında ciddi kaygılar vardı. Salgının başında Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu bir rapor yayınlayarak COVİD-19’un 300.000 ila 3.3 milyon Afrikalının hayatını kaybetmesine neden olabileceğine işaret ederek acilen önlem alınması gerektiğini bildirmiştir (12). Ama Ağustos 2020 itibarıyle Afrika kıtasındaki COVİD-19 kaynaklı toplam ölüm vakası yaklaşık 23000 civarındadır. Bu tek başına İspanya’da görülen ölüm vakası sayılarının bile altındadır. Afrika ülkelerinden bir kısmının total vaka ve ölüm sayılarına bir göz atalım: Kenya’da 30365 vaka / 482 ölüm; Nijeryada 49485 vaka/977 ölüm; Etiyopya’da 31366 vaka / 544 ölüm; Zambia’da 9836 vaka / 264 ölüm; Gana’da 42653 vaka / 239 ölüm; Zimbabwe’de 5308 vaka / 135 ölüm; Fas’da 44803 vaka /714 ölüm; Cezayir’de 39025 vaka / 1379 ölüm; Mısır’da 96753 vaka /5184 ölüm; Senegal’de 12237 vaka / 256 ölüm; Sudan’da 12546 vaka /808 ölüm; Nambiya’da 4344 vaka /36 ölüm; Gabon’da 8270 vaka/ 53 ölüm; Burkina Faso’da 1267 vaka/55 ölüm; Ruanda’da 2540 vaka/8 ölüm (10).

Dünya Sağlık Örgütü Afrika Bölge Ofisi açıklamalarında vaka sayısında tahmin edilen kadar hızlı bir artış görülmediği bildirildi. Oysa aynı ofis daha önce; tüm kıtada özellikle Güney Afrika’da sosyal mesafenin korunmasının ve sık sık el yıkamanın mümkün olmadığı toplulukların olduğunu, özellikle de bu toplulukların yaşadığı kırsal alanlarda vaka sayısının artacağını, hatta bir milyonu aşmasını beklediklerini bildirmişti. Ancak vaka sayıları beklenenin oldukça altında kaldı. Hemen aklınıza yeterince test yapılmamıştır, tanı konulamamıştır gibi sorular gelebilir; ancak öyle olsa bile ölümlerde ve hastaneye başvurularda büyük bir artış olurdu. Peki neden? Çeşitli çalışmalar ya da açıklamalar olsa da şu anda bu bir muamma. Nedeni zamanla mutlaka açıklanacaktır (13).

Bu durum henüz az sayıda da olsa araştırmalara konu oldu. Kenya’da immunuologlar 3000 den fazla kişinin kanında antikoru taradılar. Sonuçlara göre Kenya’da 15 ila 64 yaş arası kişilerin 20 de biri veya 1,6 milyon kişi COVİD-19 etkeni olan SARS-CoV-2 virüsüne karşı antikor taşıyorlar. Bölgede diğer tip koronavirüs enfeksiyonlarının (SARS, MERS gibi) daha sık görülmesi nedeniyle muhtemelen kişiler hayatlarının bir döneminde bu tür virüslerle karşılaşıyorlar ve farkında olmadan antikor geliştiriyorlar. Bir diğer çalışmada ise Malavi’deki 500 asemptomatik sağlık çalışanının % 12,3’ünün koronavirüse maruz kaldığı sonucuna varıldı. Aynı çalışmacılar Malavi’nin Blantyre şehrinde COVID-19 vakaları arasındaki ölüm oranlarının dünyadaki diğer bölgelerden bildirilenlere göre sekiz kat daha düşük olduğunu belirlediler. Antikor geliştirmelerinin yanında Afrika kıtasındaki nüfusun yapısına bakıldığında diğer kıtalara göre çok daha genç bir nüfus görüyoruz. Genç yaşlarda COVİD-19’un daha hafif geçirildiğini, hatta bulgu vermeden atlatılabileceğini biliyoruz. Bir diğer olası açıklama ise Afrika ülkelerinde genel olarak sıtma ve diğer enfeksiyon enfeksiyon hastalıklarının çok daha sık görülmesi, bu nedenle kişilerin aktive bir bağışıklık sistemlerinin olmasıdır (14). Yine Afrika ülkelerinde yaşam alanlarına bakıldığında iş ya da evlerinin büyük rezidanslar, iş merkezleri gibi havalandırma sistemleriyle havalanan yapıların aksine daha küçük sade yapılar olduğu ve çoğunlukla taze hava ile havalandığı, metro gibi toplu taşıma sistemlerinin yeterince gelişmemiş olması gibi aslında düşük ekonomik gelirle ilgili farklılıklar göze çarpmaktadır. Afrikalılar daha çok açık havada zaman geçirmektedirler. Tüm bu farklılıklar belki de onları koruyan önemli bir mekanizma olmuştur. Belki de Afrikalılar hayatlarında ilk kez düşük sosyoekonomik durumun faydasını görüyorlardır kimbilir.

Bir diğer konu ise Afrika’daki iklim özellikleri olabilir. Vitamin D, Vitamin C ve Vitamin A’nın bağışıklık sistemini modüle edici rolü pek çok araştırmada gösterilmiştir. Araştırmacılar, Avrupa’daki yüksek ölüm oranları ile vitamin eksiklikleri arasında güçlü korelasyon olduğunu gösterdiler. Sıcak hava ve güneş ışığı ile A vitamininin (retinoik asit) metabolizmasını ve katabolizmasını artırmaktadır. Vitamin A’nın dokuda yıkımının artması ile isotretinoin dediğimiz madde oluşur, bu madde virüsün hücreye bağlanmasını önler; ayrıca virüsün üremesi için gerekli Vitamin A olmadığı için virüs yaşayamaz. Güneş ışığı ile düzeyini artırabildiğimiz Vitamin D beyaz kan hücrelerinin virüse verdiği yanıtı düzenlemeye yardımcı olur, hastalığın ileri evrelerinde en büyük problem olan ve hem akciğer hücrelerini hem diğer tüm hücreleri hasara uğratan, beyaz kan hücrelerimizin salgıladığı “inflamatuar sitokin” düzeylerinin sınırlanmasına, düzenlenmesine yardımcı olur (15). Afrika ülkelerinde kişiler yeterli güneş ışığına maruz kalıp, açık havada daha çok zaman geçirdikleri için bu tür vitamin eksikliklerinin görülmesi daha azdır. Afrika’daki sır mutlaka bir gün çözülecektir. Bu sırrın çözülmesi COVİD-19’dan korunmada da yeni yollar açabilir.

Ancak karşımızda bir gerçek var ki az ya da çok Dünya’daki her ülke ve her bölge bu hastalıktan etkilenmiştir. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı aşikardır. İnsanlık tarihinde büyük salgınlara yol açan veba, kolera, grip, tifo, tifüs, AIDS gibi hastalıklar bir yandan milyonlarca kişinin ölümüne neden olurken diğer yandan pek çok toplumsal dönüşümün ve bilimsel gelişmelerin de tetiğini çekmiştir. Salgınlar insan hayatında kalıcı izler bırakırlar. COVİD-19 salgını da böyle olacaktır. DSÖ ve diğer referans kuruluşlar artık “yeni normal” rehberleri yayınlıyorlar. 2020 yılında yaşadığımız salgın artık yepyeni bir kapı açmıştır. Salgın, son yılların yükselen trendi olan sağlıklı yaşam, sağlıklı yaş alma yaklaşımlarını da farklı bir boyuta taşımıştır. Artık hepimiz sağlığımızı korumayı, hastalıklardan kaçınmayı belki de COVİD-19’a karşı zorlu bir sınav verirken öğreniyor ve deneyimliyor olacağız. Gerçekten de tüm hastalıklarda olduğu gibi burada da kritik önemi olan konulardan biri korunmadır. Bir diğeri ise kaçınılmaz olarak hastalanırsak hafif atlatabilen lerden olmak adına genel sağlık durumumuzun iyi durumda olmasıdır.

Hastalıktan korunma sürecinde neler yapabiliriz? Sağlıklı yaşamın genel kuralları burada da geçerlidir. Doğru beslenme modelini benimseyin, sebze meyve ağırlıklı beslenin. Diyetinizde lifli gıdalara ve zeytinyağı, ceviz yağı gibi sağlıklı yağlara yer verin. Sigara kullanıyorsanız bırakmak için daha iyi bir zaman olamaz, hemen sigarayı bırakın. Yapılan araştırmalarda sigara içicilerde COVİD-19 kaynaklı pnömoninin çok daha ağır seyrettiği gösterilmiştir. Sigarasız ve dengeli beslenmenin benimsendiği bir yaşam tarzı akciğer mikrobiyotası ile bağırsak mikrobiyotasını düzenler. Enfeksiyon hastalıklarından korunmada mikrobiyotalar da önemli bir yer tutmaktadır. Kefir, yoğurt, sirke gibi besinler sağlıklı mikrobiyota oluşumunu destekler, mikrobiyotayı düzenler (16,17). Gereksiz ilaç ve etkisi bilimsel olarak gösterilmemiş desteklerden uzak durun. Temiz havada, kalabalıktan uzak yürüyüşlere çıkın; hem ruhunuza hem bedeninize iyi gelecektir. Her gün düzenli egzersiz yapmayı ihmal etmeyin. Hem hastalıkla korunmada hem de hastalığın iyileşme sürecinde egzersizin olumlu etkileri gösterilmiştir. Düzenli ve kaliteli bir uyku düzeni sağlıklı yaşamın önemli bir parçasıdır. Vitamin D ve Vitamin C bağışıklık sistemini destekler. Vitamin D seviyelerinizi kontrol ettirin ve düşükse mutlaka doktor kontrolünde vitamin desteğinizi alın.

Yeni normalde yeni konseptiniz sağlıklı yaşam olsun. CS (COVİD-19 Sonrası) döneminde açılan kapıdan sağlığını ve doğasını koruduğumuz muhteşem mavi gezegenimizde sağlıklı yaşama doğru ilerleyelim. Ve son sözü Afrika’dan söyleyelim. Afrikalıların açıklayamadığımız sırrı belki de onların “ubuntu” geleneğinde saklıdır. Ubuntu şöyle der: “Sen varsan ben varım; sen güvende olduğunda ben de güvendeyim.” Sağlıkla ve sağlıklı bir dünyada kalın...

Doç. Dr. Mehtap KAÇAR, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, İstanbul NOTLAR:

1- https://www.who.int/news-room/detail/27-04-2020-whotimeline---
2- Spiteri G, Fielding J, Diercke M, et al. First cases of coronavirus disease 2019 (COVID-19) in the WHO European Region, 24 January to 21 February 2020. Euro Surveill. 2020;25(9):2000178. doi:10.2807/1560-7917.ES.2020.25.9.2000178
3- “Labour’s Kate Osborne becomes second MP to test positive for coronavirus”. Politics Home. 17 March 2020. Archived from the original on 18 March 2020. Retrieved 18 March 2020.)
4- “Coronavirus: PM admitted to hospital over virus symptoms”. BBC News. 5 April 2020. Retrieved 5 April 2020.
5- “Prime Minister Boris Johnson moved to intensive care after being admitted to hospital with coronavirus”. ITV News. ITV. 6 April 2020. Retrieved 6 April 2020.
6- : Bolsonaro under fire as Brazil hides figures. BMJ 2020; 369 doi: https://doi.org/10.1136/bmj.m2296 (Published 09 June 2020)
7- https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-irlandabasbakani-koronavirus-salgini-nedeniyle-doktorluga-geridonuyor-11-681-87815.html
8- https://english.jagran.com/world/covid19-pandemic-alist-of-leaders-and-politicians-from-across-the-globe-whocontracted-coronavirus-10011350
9- https://www.voanews.com/-pandemic/coronavirus-hitsdozens-latin-leaders-including-presidents
10- https://covid19.who.int/ (erişim: 19.08.20)
11- https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/situation-reports/20200817-weekly-epi-update-1. pdf?sfvrsn=b6d49a76_2
12- https://www.npr.org/sections/coronavirus-liveupdates/2020/04/17/836896562/u-n-agency-fearsvulnerable-africa-may-suffer-at-least-300-000--deaths
13- https://www.nature.com/articles/d41586-020-02216-5
14- Africa’s pandemic puzzle: why so few cases and deaths? Antibody surveys tell a different story than official tolls. Linda Nordling. Downloaded from http://science.sciencemag.org/ on August 17, 2020
15- https://www.researchgate.net/post/Mystery_of_low_Covid19_death_rates_in_Africa_compared_with_European_countries
16- Yalçın, M , Koçak, E , Kacar, M . (2020). The Role of Exercise as a Treatment and Preventive Strategy during Pandemic . Anatolian Clinic the Journal of Medical Sciences , 25 (Special Issue on COVID 19) , 238-245 . DOI: 10.21673/anadoluklin.731902
17- Acarkan, T , Erdoğan, D , Kacar, M . (2020). ile Mücadelede Akciğer ve Bağırsak Mikrobiyotalarının Rolü . Anatolian Clinic the Journal of Medical Sciences , 25 (Special Issue on COVID 19) , 284-293 . DOI: 10.21673/anadoluklin.736831

Bize Soru Sorabilirsiniz.

Bize Ulaşın